25 Aralık 2009 Cuma

Kafes - Mario Fratti

Birisi isminle sesleniyorsa bu senin yaşadığının en büyük kanıtıdır.

Yer: Şehir Tiyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesi
___Hepimiz şahsi kafeslerimizde yaşıyoruz bu hayatı. En özgür hissettiğimiz anda bile etrafımızda engellerle çevrili kalıyoruz. Bunların bazılarını sahipleniyor hatta kendimiz koyuyorken, bazıları bizi ve bizim gibileri göz önünde tutmak için oradalar ve kalacaklar da.
___Hikayenin ana karakteri Christof ise sosyal dünyanın iki yüzlülüğüne karşı kendini izole etmiş el yapımı metal kafesiyle. Bu durumun külfetlerini çekmek zorunda kalan cefakar annesi ve durumdan ister istemez etkilenen ailenin diğer bireyleri ile yaşayıp gidiyor.
Ancak hayat tekrarlar kadar değişikliklerle de pişirdiğindendir ki bizi Christof da olaylar ve mağruz kaldığı durumlar yönünde değişmelere uğruyor. Buna rağmen halen yerinde duran demir kafes ise bazen ona korunak sağlarken, diğer zamanlarda ona hapis vazifesini üstleniyor hem de hiç değişmeden.
___Başlarda biraz ağır ilerleyen ve bol bol Cehov övgüleriyle dolu olan oyunda beni tek rahatsız eden unsur. Rolü gereği sürekli kitap metinleri gibi konuşması gereken Christof dışında diğer tüm karakterlerin de bu duruma uyması. Yıllarını okumaya vermiş Christof'un en az kendi kadar edebi konuşabilen "köyden gelme bir elektrik ustası" enişte adayını alaya ve küçümsemeye alması dikkat edenler için rahatsız edici olacaktır kanımca.
___Seyrek de olsa güzel müzik seçimleri, oyuncuların metine göre gayet başarılı performansları ve sürpriz finali ile izlenecek bir oyun Kafes.

11 Aralık 2009 Cuma

Balıkesir Muhasebecisi - Reşat Nuri Güntekin

"Rahatı görene allah yad ettirmesin"

Yer: Şehir Tiyatroları Kadıköy Haldun Taner Sahnesi

Bu romanı duymamış olabilirsiniz. Yazarın bir "Çalıkuşu",bir "Yaprak Dökümü" kadar tanınan bir eseri değildir zira. Belki siz veya bir arkadaşınız lisede,ortaokulda kitap tanıtımı yaparken denk gelmiş de olabilirsiniz.

Klasik bir Reşat Nuri öyküsü Balıkesir Muhasebicisi. Standart bir hayatı yaşayan bir muhasebeciye ikinci dünya savaşı döneminde "çok etik olmayan" yollarla para kazanma üzerine kurulan bir şirkete "halk tarafından tanınan ve güvenilen" dördüncü ortak olarak katılması teklif edilir. Bu teklifi karısının baskılarının da etkisiyle kabul eden Tahir Bey kendini ve ailesini yüksek sosyetenin içinde yaşama şansıyla sınamış olur.

Oyun büyük bir evin bahçesinde başlıyor ve ortadaki döner platform ile evin salonuna giriyoruz. Bundan sonra dekor bir daha hiç değişmiyor. Tüm olaylar evin salonunda vuku buluyor ve tüm arka plan hikayesi burada sözle izleyiciye sunuluyor.

Kendim Reşat Nuri okumaya alışkınımdır. Dili sadedir ancak edebiyatı kuvvetlidir. Hikayelerinde her zaman bir mesaj vardır ancak kendisi bir çok filme ve edebi esere esin kaynağı olduğundan bu mesaj onlarca kez verilmiştir. Eğer böyle bir ustanın romanı tiyatroya uyarlanacak ise bence kesinlikle daha dinamik yapılar üzerine yoğunlaşılmalı.

İki saat süren bir oyunda bir mesaj kırk dakika boyunca dolandırıla dolandırıla anlatılıyorsa ve siz daha beşinci dakikada mesajı almışsanız geri kalan süre boyunca oyun metnindeki renkli ancak kısa süren kırılmaları bekler bir hale geliyorsunuz.

Bana eşlik eden sevgili arkadaşım Sezen'in oyun sonrasındaki yorumuna da ayrıca katılıyorum. Böyle edebi eserlere sırf seyirciyi güldürmek için çok kullanılmış güncel iğnelemeleri sokuşturmamak lazım keza bunlar bile başarısız olursa gerçekten iğreti duruyor.

Bir Reşat Nuri klasiğine gereken saygıyı en azından siz seyirci olarak gösterebilirsiniz bu oyuna giderek...

Tarla Kuşuydu Juliet - Ephrahim Kishon

"Bu izlediğiniz oyunu ben yazmadım" William Shakespre

Yer: İstanbul Şehir Tiyatroları Haldun Taner Sahnesi

Büyük bir aşk ve trajedinin hikayesidir Romeo & Juliet. W.Shakespre'in yazdığı oyunun sonunda Romeo aşkını zehirle intihar etmiş olarak bulur ve kendi yanındaki zehri içerek ona katılmak ister. Ancak Juliet aslında geçici uyku veren bir ilaç içmiştir, uyandığındaysa gerçekten ölü bir Romeo bulur ve onun kılıcıyla kendi canını alır.

Bu oyunun yazarı Kishion ise gerçek hikayede Juliet'in Romeo zehri içmeden uyanmasıyla ve zaten evlenmiş olan çiftin bu hayatı sürdürmesinde kendi kurgusunu oluşturmuş. 2006 da Adana DT'de izleyiciyle buluşan bu oyunu bu sezon Engin Alkan'ın yorumuyla İstanbul B.Şehir Tiyatrolarından izleme keyfine varıyoruz. Sezonun ilk başından itibaren ve üç aylık bir süredir ilk gecelerinden online tükenen biletleri ile gerçekten merakımı cezbetmişti doğrusu.

Oyun Romeo & Julietin o kader gecesinden neredeyse 30 yıl sonraki hallerinde büyük aşkın küllendiği ve güncel hayatın kendini tekrarlayan dertleri içinde aşıkları evirip çevirdiği bir zamanda geçiyor.

Bu sezon bir iki oyunda daha gördüğüm seyirciler yerlerini alırken sahnede oyuncunun bulunması hali bu oyunda da var. Oyunun başında sabit dekor olan mutfak ortamında Engin Alkan(Romeo) ve Özlem Türkad(Juliet) mutfakta birşeyler hazırlarken siz de yerinizi alıyor ve oyunun başlamasını bekliyorsunuz.

Oyunun her bölümünün sonunda karakterlerin tümü bir enstrumana geçiyor ve size mini bir konser veriyorlar. Neredeyse her karakter her enstrumanı en basit seviyede de olsa grup uyumu içerisinde çalabiliyor ve şarkı sözleri gerçekten çok keyifli.

Oyunun finalinde ise Alkan ve Türkad'ın mini tango gösterisi ve bu danstaki işbilir halleri özellikle beni çok etkiledi.

Bu sezon Metinleri ve Çevirisi çok sağlam, oyuncuları karakterlerine hakim ve tecrübeli üstelik de güldürü unsuru çok kuvvetli bir müzikal izlemek isterseniz bu oyun tam size göre...