27 Nisan 2009 Pazartesi

Bana bir Picasso gerek - Jeffrey Hatcher


"Bu resimlerin hepsi hepsi sahte!"


Yer: Duru Tiyatro Kadıköy (Deneme Sahnesi)

İlk okul ve üniversite arası eğitimimin bir büyük bir kısmını Kadıköy Anadolu Lisesi'nde tamamladım. Emre Kınay okulun salonunu kendi özel tiyatrosu haline getirdikten sonra henüz burada bir oyun izleyememiştim. Sizlere daha önce bahsettiğim arkadaşım Selma Koşar'ın teklifi ile muazzam bir ambiansta gerçek ötesi bir oyun izleme keyfine vardım bu hafta.

Sahnesinde benim de çok önce rol aldığım okulumuzun Tiyatro binasının kömürlüğünü tamamen orijinal ve alıştığımız herşeyden çok öte bir oyun alanına dönüştürmüş bu oyun. Sahneye ulaşmak için bildiğiniz izbe bir kömürlüğe iniyorsunuz etrafta mumlar, duvarlarda Nazi Rejiminin Gamalı Haç bayrakları, kanlı su dolu küvet, zincirler prangalar ile tam bir Nazi dönemi sorgu odasında buluyorsunuz kendinizi. Oyun başlamdan bir köşeye siniyorsunuz ve oyuncuların gelmesini bekliyorsunuz. Yer göstericiler de Alman Zabıt'ı şeklinde olduğundan ve oyun başlamdan sert bir şekilde Almanca "Telefonlarınızı Kapatın!" diye bağırmaları ile ortamın sizi germemesi imkansız.

1940 Paris'inin Alman işgali altındaki döneminde ünlü Ressam Picasso'nun kültür bakanlığından Alman bir kadın tarafından sorguya çekilişinde güç dengelerinin sürekli değişmesini,karakter çatışmasını ve sanatın politika karşısındaki tutumunu ağzınız açık seyrediyorsunuz.

Salonun eşsiz hali ise size tüm bu olanları oyuncuların nefeslerini duyarak izlemenizi sağlıyor. Yukarıda gördüğünüz fotoğraf bir film seti değil anlayacağınız. Tamamen seyircinin gözünden.

Devlet ve Şehir tiyatrolarının zaten tatile girdiği bu dönemde kesinlikle izlenecek bir oyun.

17 Nisan 2009 Cuma

Leonce ile Lena - Georg Büchner

"Tanrım bize hepimizin bağdaşabileceği bir din gönder"
Alman yazarların tiyatro oyunu konusundaki başarıları ben hep hayrete düşürüyor. Bizim bildiğimiz "Avrupalı" giydirmesinin gerçek yüzünü gösteren ve bir çok bilinmeyen yönleri ortaya çıkaran bir oyun Leonce ile Lena. Oyunda bu öğeleri yakalamak bazen çok dikkat gerektirirken bazen de gözünüz kapalı görebileceğiniz yerlere konmuş oluyor.

Hareketler ve kostümler çok abartılmış olsa da çok sağlam bir senaryosu var oyunun. Bazı sahnelerde gerçekten neşelenirken bazılarında gothik bir kabusun içinde buluyorsunuz kendizi. Bu durum biraz yorucu aslına bakarsanız insanı manik depresif bir havaya sokuyor. Öte yandan buna "Alman tarzı" demek yanlış olmaz sanırım.

Başında ve içinde bol esnemeli ve tembelleştirici bu oyuna mümkün olduğunca uykunuzu alarak gidiniz

11 Nisan 2009 Cumartesi

Kontrabas - Patrick Süskind

"Eliyle iş yapan siz diğerlerinden tek farkım bunu üstümde frak ile yapmam"
Yer: Devlet Tiyatrosu Cevahir Sahnesi

Her orkestranın vaz geçilmezlerinden olmasına karşın (oyunun yalancısıyız) hiç kimseden hakettiği takdir edilemeyen bir enstruman Kontrabas.

Kontrabas oyunu ise hayatını bu enstrüman üzerine, devlet operasındaki görevi etrafında kurmuş ve kendini bu hale hapsetmiş bir sanatçının dilinden çok iyi odaklanılmış bir öz eleştri.

Metin Belginin sahneye hakimliği, oyun repliğinde geçen bir sürü teknik bilgiye rağmen muazzam akıcı ifadesiyle seyirciyi bağlaması ile sıradan hayatlarımızda belki daha önceden hiç ilgi göstermediğimiz bir objenin hakkında belli bir bilgi birikimi ve duygusal fikirler ile doluyoruz.

Bence muazzam bir yapıt olan "Koku (Parfume)" kitabının da yazarı olan Patrick Süskind alışıldık sert üslubuyla korkunç etkileyiciliğini burada da resmen "konuşturmuş" demem gerekiyor.

Biletler için Levent Göven'e teşekkürler...

9 Nisan 2009 Perşembe

Eskici Dükkanı - Orhan Kemal

"Oyuncu Rahatsızlığı" nedeniyle 4 saat kala oyun kaldırıldı ve dekora ihtiyaç duymayan "Dönüşüm - Kafka" oyununa çevirildi program.

Bu ay içinde zaten 2 kere gitmiş olduğum ve çok güzel olmasına rağmen çok depresif olan Dönüşüm'e tekrar gidemeyeceğim için oyun biletimi başka bir oyuna çevirttirdim. Kısmetse 1 Mayıs'ta "Onlar Ermiş Muradına" isimli oyuna gidiyorum...

3 Nisan 2009 Cuma

Dönüşüm - Franz Kafka

"Sen nasıl bir insansın Gregor!"
Yer: Şehir Tiyatroları Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi

Bir oyun bu kadar boş bir sahnede ancak bu kadar görsel zenginlik barındırabilir. Tam Kafka'nın tarzını bütün sembolizmiyle seyirciye aktaran bir oyun olmuş "Dönüşüm".

Hikayeye zaten söylenecek söz bulmak zor ancak bu oyunda tamamen oyuncuların taşıdığı görsellik gerçekten çok keyifli.

Oyuna kitaptan farklı birçok öğe de katılmış ve bu daha da keyiflendirmiş hikayenin akışını ancak tek canımı sıkan oyuna sürekli eşlik eden müzik sesinin oyuncuların sesini genelde bastırıyor olmasıydı. Mümkünse önlerden yer bularak bu sorunu bertaraf etmeye çalışın.