13 Kasım 2009 Cuma

Bozuk Düzen - Güner SÜMER

"Müzik koysana profesör, koyuver seninkilerden birtane"

Yer:Şehir Tiyatroları Haldun Taner Sahnesi

Siz ailenize ne kadar sıkı sıkıya bağlısınız bilemiyorum ama insanın tüm yaşamını etkileyen çok önemli bir temeldir aile bağları. Her zaman arkanızda olan size sahip çıkabilecek bir abi,baba veya kız kardeş bir çok şeye bedel olmalı.

Bozuk Düzen Dikili depreminde evleri yıkılınca varı yoğu satıp İstanbul'a gelmeyi seçen bir ailenin yıllar sonraki halini anlatıyor. Baba yitmiş, anne hastahanede ölümle pençe pençeye. Tüm bunların içinde var olmaya çalışan 3 erkek ve 1 kız kardeşin hikayeleri anlatılıyor bu oyunda.

Tamamen raslantısal da olsa bu oyunu birçok arkadaşımla birlikte denk gelerek izledim. Gerçek hayat işlendiği için bol bol aşk unsurunu da irdeleyen oyuna genel kanı "Türk Filmi" yaftasıyla geliyordu ne yazık ki. Söylemem gerekir ki bu ön yargıyla yaklaşmazsanız bir sinema filminde olamayacak dramatik ışıklandırmalardan, müzik geçişlerinden ve derin tiradlardan daha çok keyif alabilirsiniz.

Oyun birazcık uzun. 2 Perde olarak sahnelenmiş ve ikisi de 1'er saate yakın hatta fazla sürüyor. Böyle bir oyunda kendinize çıkarılacak en güzel paye salondaki kalabalığın nelere kıkırdadığını gözlemlemek olmalı bence. Bu size toplumda kimilerinin acı olaylarını, başına gelmemiş kimilerinin eğlenceli bulduğunu ve bu yüzden bu hayatta bazı şanssızların aslında ne kadar şanslı olduğunu anlatmalı.

Eğer siz tiyatroya sadece gülüp eğlenmek için gitmiyorsanız. Rollerin dağıtımı ve çok sağlam senaryosuyla hakiki bir dram izlemek size keyif verecekse. Bozuk Düzen'i kesinlikle kaçırmayın derim.

10 Kasım 2009 Salı

Bekleme Salonu - Yiğit Sertdemir

"Algıda seçicilik diye birşey duymadınız mı?"

Yer:Şehir Tiyatroları Kerem Yılmazer Sahnesi

Hızlı gelişen medeniyetimizde ve sürekli değişen insan ilişkilerinin karmaşasında insanoğluna uygulanabilecek en önemli sınav hep sabrına karşı veriliyor şüphesiz. Bekleme Odası ise hemen her firmada bulunan çalışanlar için anlamsız ancak oraya dışarıdan gelen birisi için katlanılması gereken ve çoğunlukla uzadığında bunaltıcı bir eylem alanı oluyor.

Geçen sezon Mayıs ayında aktif olarak gördüğümüz "Genç Tiyatro" oluşumu bu sezon Kerem Yılmazer sahnesinde birçok farklı oyunla seyircisiyle buluşuyor. Yiğit Sertdemir'in yazdığı Bekleme Salonu benim için ilk Genç Tiyatro oyunu oldu.

Oyun genel olarak bir firmanın bir katındaki camekanlar ardında bir bekleme salonunda geçiyor. Buraya bir uzun ve birçok sınav sonucu elenerek gelmiş üç kişi mülakat beklerken içeride kilitli kalarak son sınavlarına tabi tutuluyorlar ve 1 saat içerisinde tüm eski defterler aralanıyor birer birer.

Her oyuncudan kendi rollerinde keyifli yorumlarla ve çok sağlam senaryonun sizi saran etkisiyle gerçekten izlenmesi gereken bir oyun.

Mecbur Adam - Dede Korkut (Ragıp Yavuz yorumuyla)


"Bir zamanlar boynuna gerdanlık olan bu köprü şimdi mezarına taştır"

Yer:Şehir Tiyatroları Kerem Yılmazer Sahnesi

Bu hikayeyi orijinali bozulmadan içine güncel göndermeler sıkıştırılmadan izlemek ne büyük bir keyif. Mecbur Adam Türk tarihinde 16.yy'da yazıya çevirilen Dede Korkut hikayelerinden "Deli Dumrul" 'un güzel bir gösterilimi. Şehir Tiyatroları bu sezon ilk aydan 6-7 adı sanı duyulmamış ve hiç bir yerde yorum bulunmayan oyunların biletlerini satışa çıkardığında bize de tombala çekmek düşmüştü.

Mecbur Adam ise bu oyunların ilki oldu benim için. Şahsen giderken bu hikayenin bir "Deli Dumrul" yorumu olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Kendim birçok oyunda ve televizyon parodisinde Dumrul'un dilinden güncel olayları alayala alan bir sürü sahne izlemiştim de şaşılacak şeydir ki orijinalini izlemek nasip olmamıştı.Metinlerin yoğunluğundan oyunculuktaki harika yorumlara ve büyüleyici dekora hayran kalmamak elde değil. Vatanının toprağına hayran bu "Deli Adam"'ın ona yeniden can verişini herkes izlemeli.

Bu hikayeyi merak edenleri ve özellikle yeni nesile aktarmayı görev bilecek aileleri salonlara davet ediyor Ragıp Yavuz.